BİLİM KAZANI

İlker Öztop, Aysu Uygur, Alp Sipahigil

Aysu Uygur, İlker Öztop ve Alp Sipahigil Bilim Kazanı’yla popüler bilim cep yayını dünyasında paradigmaları sarsıyor! Her bölümde yeni bir konuyu bilimsel bir perspektiften bol kohkohlu bir formatta inceleyen Bilim Kazanı'nin derdi bilimsel gelişmeleri herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatmak. Çünkü bilim herkes için! Bir kepçe de tadımıza siz bakın.

  • Bölüm 39: Okavango Günlükleri

    Bilim Kazanı’nında ocağı kapatıp ortadan kaybolduğumuz son 1 sene boyunca diyar diyar gezdik, binbir serüven yaşadık, fantastik iblislerle boğuştuk, kalipsolarla sınandık ve nihayet eve geri döndük!

    Bu seyahatlerimizden birinde, Afrika’nın amansız Okavango yabanında üç aslan tarafından kapana kıstırılmışken ve hiç umudumuz kalmamışken sevgili Doktor Arpat Özgül imdadımıza yetişti. Aslanlarla birer birer güreştikten, hepsine teker teker özür dilettikten ve hayatımızı kurtardıktan sonra biz de kendisine söz verdik: Bu yürekliliği karşısında O’nunla bir bölüm kaydedecektik.

    Artık bu yiğidi herkes tanısın! İsviçre’de Zürih Üniversitesi’nde başında olduğu popülasyon ekolojisi laboratuvarında araştırmalarını sürdüren aslan yürekli ekolog Doktor Arpat ile Botswana’nın Okavango deltasında yürüttüğü yaban köpeği çalışmalarından, Bhutan’daki kar leoparı çıkartmalarına ve diğer canavarlara uzanan birçok konuda sohbet ediyoruz. Uzun bir aradan sonra Bilim Kazanı tekrar hayatta!

    Ne oldu, kazanın öldüğüne inandınız da şimdi tekrar doğurduğuna mı inanmıyorsunuz?

    (Aşağıda, Arpat ile Afrika yabanında en yakın köye 6 saat araba sürüşü uzaklığında yaşadığımız günlerden anılarımız)

    Dr. Arpat Özgül’ün laboratuvarının web sayfasına da şuradan ulaşabilirsiniz: http://www.popecol.org/

    https://bilimkazani.files.wordpress.com/2017/05/bolum39-okavangogunlukleri.mp3

    Kazana bas, porsiyonu indir!bk_logo_blog1

    2 May 2017, 3:41 am
  • Bölüm 38: Kütleçekimsel Dalgalar

    Grav

    Geçen hafta anons edilen kütleçekimsel dalga deneyleri, bilim dünyasında ve elbette sosyal medyada çılgınca bir sevinç dalgası yarattı. Peki bu kadar gülünecek ne vardı?

    LIGO deneyi sayesinde varlığı teorik olarak öngörülen kütleçekimsel dalgalar bilim tarihinde ilk defa tespit edildi. Bundan 1.5 milyar yıl önce biri 36 diğeri 29 güneş kütlesinde iki karadelik çarpışmış, bu çarpışma ile uzay adeta jöle gibi titremiş, bu dalgalar dünyamızın bulunduğu uzay-zaman koordinasyonuna kadar gelip, LIGO enstitüsünde geçtiğimiz hafta tespit edilmişti. Ne tesadüftür ki, milyarlarca yıllık evren tarihçesinde insanlık bundan sadece 100 sene önce kütleçekimsel dalgaların varlığını Einstein’ın çalışmalarıyla öngörmüş, en az Einstein kadar önemli yüzlerce bilim insanı bu dalgaların tespiti için 50 sene önce LIGO enstitüsünün temellerini atmıştı.

    Bu, kozmik olayları kütleçekimsel dalgalar sayesinde takip edebileceğimizi anladığımız ilk gözlem mi? Evet. Son olacak mı? Elbette hayır! Kütleçekimsel dalgalar, bize evrenin geçmişi ve işleyişine dair bugüne kadar erişemediğimiz keskinlikte gözlemler verecek.

    Evrene dair algımızın kapıları kırılarak açılıyor! Bilim Kazanı’nın 38. bölümünde bu heyecan verici gelişmeyi Sabancı Üniversitesi fizik bölümü profesörü, Türk Astronomi Derneğinin eski başkanı ve Bilim Akademisi Derneği başkanı Prof. Dr. Ali Alpar ile konuştuk.

     

    Sinyal ve karadelikler LIGO deneyinde ölçülen, zaman içerisinde frekansı değişen kütleçekimsel dalga sinyali. Sinyalin frekansı iki karadelik birbirine yaklaştıkça artıyor ve birleştiklerinde de sinyal yok oluyor. Dalganın sesini buradan dinleyebilirsiniz.

    Kazana bas, porsiyonu indir!bk_logo_blog1

     https://bilimkazani.files.wordpress.com/2016/02/bk38-kutlecekimsel-dalgalar.mp3

    Kaynakça:

    B. P. Abbott et al. (LIGO Scientific Collaboration and Virgo Collaboration) Phys. Rev. Lett. 116, 061102 (2016)

    22 February 2016, 3:13 am
  • Bölüm 37: CRISPR Genom Mühendisliği

    jurassicParkImage.pngSadece biyolojik bilimler için değil, tüm bilim camiası için son zamanların en heyecan verici ve paradigmaları değiştiren buluşu, CRISPR-Cas9 genom mühendisliği teknolojisi oldu.

    CRISPR-Cas9, son yıllarda geliştirilen bir genetik müdahale teknolojisi. Bu yeni sistem sayesinde, canlıların genetik materyalini son derece hızlı, kolay, ve hata payını çok aza indirerek değiştirebiliyoruz, kesip biçebiliyoruz. 10 bin yıl önce soyu tükenen mamutları geri getirebilecek, insan embriyolarında genetik düzenlemeyi mümkün kılabilecek, kudretinden sual olunmaz ve kamyon kamyon etik tartışmalara gebe CRISPR teknolojisinin neyin nesi olduğunu sizler için tartıştık, uzman konuğumuz eski Bilkent’li, şimdi University of Massachusetts doktora ögrencisi Mehmet Fatih Bölükbaşı’nın da yardımıyla genetiğin ABC’sinden başlayarak anlattık.

    Çok değil, birkaç sene sonra siz arka bahçenizde otlayan mamutu kovalamaya çalışırken eve giren T-Rex’in gümbürtüsünden jöleleri hoplayan çocuklarınız ağlamaya başladığında, ‘CRISPR gümbür gümbür geliyordu, Bilim Kazanı’nı dinlemedim’ diye sızlanmayın. Şimdi dinleyin. Genetiğinizi iyi bilin. Çok geç olmadan.

    Kazana bas, porsiyonu indir!bk_logo_blog1

    BONUS: CRISPR/Cas9 sistemini bakterilerde kesfedip bir genomik muhendislik araci olarak gelistiren arastirmacilardan Jennifer Doudna (University of California San Francisco), bu teknolojiyi ve bu teknolojinin olasi kildiklariyla aramizdaki etik iliskinin nasil sekillenmesi gerektigini anlatiyor. https://bilimkazani.files.wordpress.com/2016/01/crispr-mp3draftfinal.mp3
    25 January 2016, 1:52 pm
  • Özel Bölüm: Oystir.com

    images

    [scroll down for English description]

    3 senedir Bilim Kazanı’na sayısız bilim insanını davet edip, akademik bilimi günlük hayat ile buluşturan ekibimiz, bu defa günlük hayatı akademideki bilimcilerimizin ayağına getiriyor!

    Oystir, doktora ya da doktora sonrası araştırma yapan akademisyenlere çalışma hayatına akademi dışında devam etmeleri için gereken kaynakları sağlayan ve endüstrideki işverenleri akademisyenlerle buluşturan bir site. Bize ne ola ki? diyebilir, bu bölümü dinlemeden atlayabilirsiniz.

    Bizi dinleyen akademisyenler ise, www.oystir.com sitesinden kendilerine ücretsiz bir hesap açtırabilir, ve nereden başlamaları gerektiğini bu bölümde Oystir.com’un kurucularından Zach Marks’ın kendisinden dinleyebilirler.

    Zach Marks’ın akademide hapsolmuş ruhlar için yaptıkları o kadar çok hoşumuza gitti ki, kendisiyle hemen bir bölüm kaydediverdik- reklam değil, tabii ki reklam olmasını ve bu işten para kazanmayı, bu satırları sizlere Hawaii Waikiki Beach’te yazıyor olmayı tercih ederdik. Ama 3 senedir kaynayan kazanda bir defa da akademideki arkadaşlarımıza birşeyler pişsin istedik. Oystir şimdilik sadece Amerika’daki iş imkanlarını kapsıyor. Kayıt ingilizce, Türkçe transkript de ekte (sayfanın aşağısına doğru inebilirsiniz)!

    Herkese kendi yolunu akademi içinde veya dışında çizerken bol şans diler, bu bölümün de bir başlangıç noktası olmasını dileriz!

     

    I

    ENG

    For the past 3 years as Bilim Kazani we have been aiming to bridge the gap between academic science and the general public. We’ve decided that today, we will shift gears and help some academics get on that bridge and escape out into the real world!

    Airing on our show this episode is Oystir.com co-founder Zach Marks, who will be sharing with us the story behind oystir.com and how you can benefit from the service to find non-academic jobs. The show will be more relevant for current PhD students or post doctoral researchers, and you can sign up at www.oystir.com to begin browsing.

    We should mention that this is not an advertorial content- of course, we wish it were, so that we could be typing this on Waikiki Beach/ Hawaii. We were simply impressed with this new resource available to academics, we believed it solved an important problem, and wanted to pay back to academia after 3 years.

    Enjoy our first English episode ever published!

    https://bilimkazani.files.wordpress.com/2015/12/bilimkazanibolum37-oystir.mp3

    Sohbetin Türkçe transkripti:

    Bilim Kazanı Özel Bölüm: Doktora Öğrencileri İçin Akademi Dışı İş İmkanları

    Zach Marks ile söyleşi, 22 Eylül 2015

    Aysu: Bu noktada ingilizce konuşmaya başlayacağım ve sizeleri Zach Marks ile tanıştıracağım. Merhaba Zach!

    Zach Marks: Merhaba Aysu! Beni konuk ettiğiniz için çok teşekkür ederim ve bu kaydı Türkçe yapamadığım için özür dilerim…

    Aysu: Önemli değil, ben bütün kaydın Türkçe tercümesini de hazırlayacağım (Sözümde durmuşum!!!). Evet, şimdi websitenizi tanımadan önce biraz seni de tanıyalım istiyorum, Oystir.com’un kurucularından birisin, peki bu zamana kadar neler yaptın?

    Zach: Tabii ki. Lisans derecemi Yale Üniversitesi’nden aldım, ve aslında sahip olduğum tek diploma da bu. Oystir.com sitesini çoğunlukla doktoralı insanlara yönelik hazırladığımız için de gittiğim her yerde en az eğitimli kişi ben oluyorum. Yale’den sonra, McKinsey Danışmanlık firmasında şirketlere stratejik danışmanlık yaptım. Şirkette yaptığım işlerden biri de, kendi firmamıza doktoralı çalışanların alınmasıyla ilgiliydi. Biliyorsundur, McKinsey MBA ve lisans diplomalı çalışanları aldığı gibi, Harvard ve MIT gibi elit okullardan doktoralı öğrencileri de firma bünyesine almaya çalışıyor. Benim dahil olduğum projede, sadece Harvard ve MIT değil, her okuldan öğrencileri nasıl alabileceğimiz üzerinde çalıştık. Bu sırada da, şu anda Oystir’i beraber kurduğumuz Rudy ile tanıştım ve arkadaş oldum. O da McKinsey’nin New York ofisinde doktoralı öğrencilerin alınma süreci ile ilgileniyordu, zaten kendisi de doktoralıydı ve akademideyken kendi yeteneklerini akademi dışı alanlara nasıl uygulayabileceğini düşünürken kendini McKinsey’de danışmanlık kariyerinde bulmuştu. Doktoralı öğrencilerin danışmanlık alanına geçiş yapmaya çalışırken yaşadıkları kafa karışıklığına aşinaydı, ben de firmaların bu süreçte yaşadığı kafa karışıklıklarına aşinaydım, böylece güçlerimizi bu konuda birleştirmeye karar verdik ve Oystir.com’u kurduk!

    Aysu: Harika. Bu arada kısaca ek bir bilgi vermek istiyorum. McKinsey bir danışmanlık firması- en iyi danışmanlık firmalarından bir tanesi. Ve son zamanlarda McKinsey de diğer danışmanlık firmaları gibi doktoradan yeni mezun olmuş insanları bünyesine katmaya çalışıyor. Siz de Oystir.com olarak, akademide devam etmek istemeyen kişilere, ‘bakın, danışmanlık gibi kariyer seçenekleriniz var, hatta sadece danışmanlık değil, yeteneklerinizi kanalize edebileceğiniz bir yığın iş seçeneği var’ diyerek yönlendiriyorsunuz, doğru mu?

    Zach: Kesinlikle! Doktoralıların farkında bile olmadığı bir yığın iş seçeneği var. Neredese bütün Fortune 500 şirketleri çeşit çeşit işler için doktoralı insanlarla çalışmak istiyor. Ve tabii ki deneysel bilimlerden çıkan doktoralılar için birçok biyotek firmasında ve endüstri şirketinde iş seçenekleri olduğu gibi, diğer doktora öğrencilerinin de akademi dışı mesleklere transfer edilebilecek birçok yeteneği var. Data analizi olabilir, iletişim olabilir, araştırma yapma olabilir…

    Aysu: Yani doktora öğrencileri, birazcık sıradışı bir yol izleyip kariyerlerini mahvetmeden akademi dışı kariyer değişikliğine gidebilirler, doğru mu? Şimdi, ben bugün Oystir.com’a bugün üye olsam, ne yapmam gerekiyor, elime ne geçiyor?

    Zach: Oystir.com’a giriyorsunuz, ücretsiz bir hesap açıyorsunuz. Kendiniz hakkında, okulunuz, çalıştığınız ve ilgi duyduğunuz alan hakkında temel bilgilerinizi giriyorsunuz, o noktadan itibaren site sizin için özel iş imkanlarını bulmaya başlıyor. Yeteneklerinizi profil bilgilerinize girdikçe, sitede karşınıza çıkan iş imkanları da çok daha kişiselleştirilmiş oluyor. Örneğin, CRISPR-CAS9 genetik editleme konusunda tecrübeli olduğunuzu yazabilirsiniz, Python kullandığınızı belirtebilirsiniz… Biz bu bilgileri, sizin ne aradığınız ve nelerle ilgilendiğiniz ile birleştirip, size uygun iş listelerini karşınıza çıkarıyoruz, ve bunu bedava yapıyoruz.

    Aysu: Siz bu iş ilanlarını kendiniz mi buluyorsunuz, yoksa iş verenler mi size geliyor?

    Zach: Her ikisi de. Kısmen bir arama motoru inşa ettik, bizim hedef kitlemizin ilgileneceği işleri internetten seçiyor. Ama aynı zamanda bizimle çalışan birçok firma var, bizimle koordine bir şekilde sitemize iş ilanı koyuyorlar. Son olarak, doktoralı çalışan arayan firmalar ilk seçim sürecini bizimle ortaklaşa yapıyorlar, sitemize üye kişilerin profillerinden onlar için uygun aday seçebiliyoruz.

    Aysu: Tamam. Şimdi ben Oystir ile nasıl tanıştığımı anlatayım, aslında birkaç sene önceydi. Acaba Rudy o zamanlar siteyi henüz test mi ediyordu, hiç haberim yok. Ama site çalışmıyordu, belki test versiyonuydu. Ben tesadüfen bulduğumda harika bir fikir olduğunu düşünmüştüm çünkü doktoramın ortasındaydım, akademik bir yolda ilerlemeyi düşünmüyordum, belki daha sıradışı birşeyler yapmak istiyordum ve nereden başlayacağımı da pek bilmiyordum. Siteye üye olduğumu ama uzun bir süre pek bir geri dönüş almadığımı hatırlıyorum, henüz çalışır durumda değildi. Ama kısa süre önce iş ilanları ve internet seminerleri ile tam gaz başladınız hizmet vermeye, bazen girip bakıyorum, geziniyorum, ve hatta arada birkaç akademik laboratuvarın size ilan verdiğini bile görüyorum—hoş değil!!!! Ama akademi dışı bir ton imkan var, bu konuda harika bir kaynak.

    Zach: Bizi bulduğuna sevindim! Kendi şirketimizi kurunca anlamış olduğum bir şey var, bazen bir hafta ya da bir ay süreceğini düşündüğünüz şeyler çok, çok daha uzun zaman alabiliyor. Sen bizi ilk keşfettiğinde henüz giriş sayfamızı hazırlamıştık herhalde, ve doktoralı üye olsunlar diye üye olma servisini de kurmuştuk. Yazılım takımını kurmamız, projeyi hayata geçirmemiz biraz zaman aldı.

    Aysu: Evet, bir start-up için olağan bir durum. Peki, şu anda tahminimce Türkiye’den, yurtdışında veya Türkiye’de doktorasını yapan ya da bitirmiş olan birçok akademisyen bizi dinliyor. Onlara hitaben, bir akademisyenin sahip olduğu fakat sahip olduğunu fark etmediği vasıfları nelerdir? Ben doktora yaparken embriyolarla uğraştım durdum, ve bunun başka hiçbir işe transfer edilemeyecek birşey olduğunu düşünüyordum.

    Zach: Evet. Bu dediğin şey bence bir ton doktora öğrencisinin de empati kurabileceği bir durup. 6-7 sene laboratuvarda kalıyorsunuz, sonra elbette ‘evet, galiba tek yapabildiğim şey fare beyni resimlerine bakmak, ne vasıflarım olabilir?’ demeye başlıyorsunuz. Ama her doktora öğrencisi, 3 temel vasıf ile mezun oluyor. 1-Data analizi, 2-iletişim ve 3-proje yönetimi. Daha yakından inceleyelim. Her şirketin data analizi çalışanlarına ihtiyacı oluyor, ve çoğu doktora öğrencisi, R ve python gibi, veya SPSS gibi daha basit yazılımlar ile bu tecrübeyi edinmiş oluyor. Dolayısıyla şu anda dinliyorsanız ve doktoranız henüz bitmediyse, kalan 2-3 senede analizlerinizi python gibi bazı programları öğrenerek yapmanızı tavsiye ederim. İş dünyasında bilimsel data analizi tecrübenize ihtiyacı olan birçok şirket var, bunu kendi müşteri profilimizden de bizzat görüyoruz. Doktora öğrencilerinin bu vasıfları geliştirmek için harika bir platformları var. Bahsetmek istediğim ikinci yetenek, iletişim. Belki bir konferansta poster sundunuz, ya da 6. Sınıf öğrencileriyle bilim projelerine yardım ederken çalıştınız. Orada yaptığınız şey, inanılmaz derecede karmaşık bir içeriği, genel seyirci için basitleştirmek ve ulaşılabilir hale getirmek. Ya da örneğin akademik bir makale yazdınız, veya, çok daha geniş bir seyirciye, Aysu senin de blog ve podcast’in ile yaptığın gibi, popüler bilim yazıları yazdınız. Burada yaptığınız şey, iletişim yeteneğinizi geliştirmek. Yönetim danışmanlığında CEO’lara laf anlatmaktan, vakıflarda fon yazmaya, veya bir biyotek firmasında ilaçlarla ilgili yazılar hazırlamaya kadar, birçok meslekte mükemmel iletişim yeteneğine sahip olmanızı gerektirecek birçok durumla karşılaşıyorsunuz. Son olarak, tipik bir öğrenci (mesela lisanstan mezun olduğum zaman ben) okuldan çıktığında bir takım proje yönetimi vasıflarına sahip oluyor, ama tam da değil. Birkaç makale yazıyorsunuz, ödevleriniz oluyor, diplomanızı almak için yapmanız gereken her zamanki işler. Bir doktora öğrencisinin ise, çok uzun soluklu bir sürede, çoğunlukla birkaç yıl boyunca, yönetemek zorunda olduğu o kadar çok şey var ki: proje yazmak, lisans öğrencisi eğitmek ve onların projeleriyle ilgilenmek, tabi ki kendi projenizi hatta projelerinizi yönetmek…Bunlar bence çok değerli ve de diğer adaylardan sizi ayıran özellikler.

    Aysu: Evet, arkadaşlar, Zach’in sözlerini aklınızda not edin, çünkü, doktoradan çıktığımız zaman genellikle çok da uygulanabilir birşeyler yapmamış gibi hissediyoruz. Aynı zamanda, akademinin doğasından ötürü, yaptığımız işleri abartmak yerine, yaptığımız herşeye daha skeptik olmaya meyilliyiz- çünkü bilim böyle işliyor. Ama sanırım iş dünyasında, iş bakarken, öğrendiğiniz şeyleri vurgulamak ve çok da mütevazı olmamak gerekiyor. Doktora yapmak özellikle 20leriniz için harika birşey, aslında birçok konuda kalifiye hale geliyorsunuz, bunları vurgulamanız gerekiyor.

    Zach: Doğru, rezüme tevazu yapılacak bir yer değil kesinlile! Mülakatlarda alçakgönüllü olabilirsiniz, ukala bir görünüm sergilemeyi tabi ki istemezsiniz, ama başarılarınızı rezümede ön planda tutmayı unutmayın.

    Aysu: Birçok insan şu anda akademik dünyanın geldiği hiyerarşik piramit sebebiyle çıkmak isteyebilir. Çok fazla doktora öğrencisi var, ve en tepede hiç de fazla pozisyon yok. Çıkmak konusunda kötü hissetmeyin! Yetenekleriniz uygulamaya dökebileceğiniz çeşit çeşit başka alanlar var, bunun da adı ‘vazgeçmek’ olmak zorunda değil, size göre değilse de, size göre değil.

    Zach: Kesinlikle. Sanırım biraz çıtlattığın şey akademiden çıkmanın ‘davayı satmak’ olarak görülmesi. Böyle bir stigma var. Linked in profili açmaktan çekinenler dahi var, belki hocaları görür korkusuyla. Ama böyle hissetmeyin, sadece laboratuvar kurmak istemiyorsunuz ve alternatif seçeneklere yöneliyorsunuz diye. Hatta şunu söyleyebilirim, artık ‘alternatif kariyer yolları’ diye adlandırdığımız yolların standart olması lazım.

    Aysu: Özellikle şunu söyleyebilirim, doktora yapmak bize birçok şeyin yanında, bağımsız düşünmeyi de öğretiyor. Sırf bu sebepten bile, belirli bir kariyer seçeneğine sabitlenmek bana anlamsız geliyor. Bahsettiğin 3 temel vasıfa gelelim, eğer herşey yolunda gittiyse, bir doktora öğrencisinin cepte şu 3 yetenek ile mezun olduğunu söyleyebiliriz: data analizi, iletişim ve proje yönetimi. Peki oystir.com’a girdiğimde beni nasıl işler bekliyor, seçeneklerim neler?

    Zach: Birçok endüstriden farklı işler göreceksiniz. Biyomedikal alanlardan doktoranız varsa mesela, tabi ki biyomedikal endüstri iş ilanları, ama bunun yanında, bu geçmişinize ihtiyacı olacak birçok farklı endüstriden iş ilanı olabilir! Uçak sektöründen otomobile, danışmanlıktan başka teknolojilere, farklı endüstrilerde ve farklı coğrafyalarda. Oynayacağınız roller, alanınızdaki uzmanlığınız ilgili de olabilir –örneğin bir biyomedikal firmada araştırma görevlisi veya bir şirkette mühendislik gibi, ama bu teknik ve uzmanlık gerektiren işler dışında finansal analiz gibi, direkt alanınızla ilgili olmayan, fakat analiz yeteneğinizi kullanabileceğiniz bir konuda da olabilir. Herhangi bir sektör, sizin temel araştırma yeteneğinizi kullanmak isteyebilir. Bunun yanında, ‘soft’ yeteneklerinizin işe yarayacağı durumlar da var. Danışmanlıktan, medikal iletişimciye kadar bir dizi meslek bunlara örnek. Oystir’ı kurmadan önce bu mesleklerin ve imkanların var olduğundan benim de haberim yoktu. Mesela hiç bilmiyordum, duyunun bilimiyle ilgilenen, Listerine ağız gargarasını ferah ve temiz ama ağız yakmayan mükemmel dengeli hissiyata ulaştıran ya da bir sosise doğru tadı veren bir bilim insanı ekibi olduğundan haberdar bile değildim, ben de bu süreçte çok şey öğreniyorum. Oystir’ı da güzel yapan bu, siteye geliyorsunuz ve aklınızdaki iş ile bir profil oluşturuyorsunuz, ama bu süreçte sizin de varolduğundan haberdar olmadığınız işlerle tanışma şansınız oluyor.

    Aysu: Spektrum hakikaten çok geniş. Peki Oystir gibi başka şirketler var mı?

    Zach: Doktoralı öğrencilere kariyer öğütleri veren siteler var, mesela belki Versatile PhD sitesini duymuşsunuzdur..

    Aysu: Ben duymamıştım.

    Zach: Websitelerinde farklı kariyer seçenekleri için gerekli bilgiler vesaire var, ama biz de kendi arşivimizi geliştirmeye, farklı kariyer seçenekleri için bilgi ve yardımcı materyal oluşturmaya çalışıyoruz, oystir.com/resources adresinde.  Ücretsiz profil açan herkese yine tabii ki ücretsiz, makaleler, rezüme örnekleri, mülakat teknikleri, webinarlar….

    Aysu: Bu sizin siteyi ayrıştıran bir özellik, benzerlerini örneğin LinkedIn’de görmüyorum.

    Zach: Teşekkürler!

    Aysu: Peki mesela, insanlar işveren olarak profil açabilecekler mi?

    Zach: Evet, bir sonraki adım olarak, işverenlerin de bir portalı olmasını istiyoruz. Şimdilik sistemde işverenler bizimle, kapılar ardında çalışıyor. Birkaç ay içinde, çok daha otomatik bir şekilde, işverenlerin ‘Zach, bizim şöyle böyle bir doktora öğrencisine ihtiyacımız var’ demek yerine, kendi şirket profillerini yaratıp, Oystir databazında aday aramalarını istiyoruz. Sanırım bir öğüt verebilirim burada herkese, belki 5 sene önce doktoraya başlarken profesör olmak istiyordunuz, şimdi kesinlikle böyle bir amacınız yok, ama panik yapmayın! Harika vasıflar edindiniz bu süreçte, gayet beceriklisiniz ve bundan farklı şekillerde faydalanabilirsiniz. Eğer maaşları bir kriter olarak baz alacak olursak, doktoralı çalışan grubu, 2000li yıllardan beri reel maaşları artan tek çalışan grubu! Bu konuda iyi hissedin, evet orada bir yerde sizin için çok uygun işler var ve umarım Oystir.com bu konuda size yardımcı olur.

    Aysu: Mükemmel öğütler! Bu arada, akademiden çıkış yolu dediğimiz şeyi çıkış olarak değil, hep gidilen yoldan biraz sapma olarak da görebilirsiniz. Biz de Bilim Kazanı olarak genelde bilimi halka ulaştırmaya çalışıyoruz. Bu sefer tam tersini yapalım ve bilim insanlarına biraz gerçek yaşamla ilgili bir yardımımız dokunsun dedik. Çok da kötü konuşmak istemiyorum ama birçoğumuzun yeni kaynaklara ihtiyacı olduğuna eminim, farklı alanlara kaymaya çalışırken, ve Oystir.com’un harika bir yeni kaynak olduğunu düşünüyorum. Sana da teşekkür ederim bunu gerçekleştirdiğin için!

    Zach: Asıl ben teşekkür ederim Aysu ve eklemeliyim, bence Bilim Kazanı’yla yaptığınız şey harika! Bir konuda heyecanlı olup, bu heyecanı bütün dünya ile paylaşmak harika birşey ve herkes bunu denemeli, bilimi genel dinleyici ile paylaşmak olabilir, ne bileyim kuantum fizik ile fantasy football oyunlarını bir şekilde birbirine bağlayabilmek olabilir, blog başlatın ve paylaşın!

    Aysu: Evet! Ve zaten doktora da bir yandan başka şeylerle uğraşmak için harika bir zaman. Evet! Zach, sana çok teşekkür ederim tekrar, bugün yoğun programından vakit ayırıp Türkiye’deki dinleyicilerle konuştun, onlar da ya podcast bölümünü dinleyerek ya da bu kayıtların yazılı dökümünü okuyarak seni tanımış oldular. Son bir soru, Oystir.com sadece Amerika’daki iş imkanları için kullanılabiliyor, doğru mu?

    Zach: Evet, şimdilik böyle. Ama umarım kısa zamanda uluslararası boyutlara da ulaşacağız. Hatta Türkiye’ye de açılmak isteriz, şu anda dinliyorsanız ve İstanbul ofisimizi açmak isterseniz…

    Aysu: Harika plan! O halde iyi şanslar ve Oystir’dan yeni haber duymayı umuyoruz.

    Zach: Teşekkürler….

     

     

    28 December 2015, 9:01 pm
  • Bölüm 36: Işığı Sıkıştıran Adam

    meteAtatüre

    6 aylık ataletimizi attık, bilime kaldığımız yerden devam ediyoruz!

    Işığın gürültüsü nedir? Nasıl azaltılır? Süper atom ne işe yarar? Kuantum seviyesindeki problemlere kafa yorarak Türkiye’nin gürültülü politik gündeminden dışarıya ışınlanmak isterseniz, size elimizdeki en iyi parça olan Işığı Sıkıştıran Adam’ı veriyoruz.

    Cambridge Üniversitesi fizik bölümünden Prof. Dr. Mete Atatüre, son 1 aydır Türkiye’deki bütün büyük gazetelerde ışığı sıkıştıran adam olarak tanıtıldı. Uzun süredir çözülemeyen bir problemi çözmesiyle kuantum fizik camiasının, Kurt Cobain’e olan fiziksel benzerliğiyle de genç kadınların ilgisini üzerine toplayan Dr. Atatüre, tam olarak ne yaptığını Bilim Kazanı’nda dinleyenlerle paylaşıyor. Dr. Atatüre’nin beynini rehin alıyor ve  yayınlanan son makalesi, laboratuvarında yürüttüğü diğer araştırmaları ve akademisyen hayatı hakkında sohbet ediyoruz!

    Kazana bas, porsiyonu indir!bk_logo_blog1

    https://bilimkazani.files.wordpress.com/2015/11/bk36-isigi-sikistiran-adam-1103.mp3

     

     

    4 November 2015, 4:17 am
  • Artık Kitapçılardayız!

    BKkapak

    Sevgili Bilim Kazanı müdavimleri,

    Son 2 buçuk senedir her seferinde çok severek kaydına oturduğumuz Bilim Kazanı cep yayını, önce bir radyo projesine, şimdi de bir kitap projesine dönüştü. Bizden sıkılmadığınız ve dinlemeye devam ettiğiniz için çok teşekkürler!

    Bu zaman zarfında neler yaptık? Şişmanlıktan, insanın evrimine ve hatta ışın kılıcına, ilgimizi çeken 35 ayrı konuda bilimsel ön araştırmalar ve sohbetler yaptık, aklımızın almadığı alanlarda uzman konukların beynini vakumladık, Aysu tezini teslim etti ve doktor oldu, İlker delirdi ve doktor oldu, Alp tezinin en zorlu süreçlerinde bizi kırmayarak arkadaş kalmaya ve Bilim Kazanı’na en önemli katkıları sağlamaya devam etti, ardından kuantum araştırmalarında hiç anlamadığımız çığırlar açtı… Kısacası bizim için ve de Bilim Kazanı için çok üretken ve aventürperest bir dönem oldu, umarız devamı gelir.

    Bu serüvende cep yayınlarımızdan en sevdiğimiz 13 bölümün yazılı dökümü, adeta bir bilim piyesi olarak Bilim Kazanı kitabında toplanıyor. Bugünden itibaren raflarda olan kitabımızı internetten de sipariş edebilir ve bize destek olabilirsiniz! Bilim insanları karar verdi: Arkadaşlarınıza, çocuklarınıza, sevdiklerinize, sevmediklerinize, daha güzel bir hediye düşünemiyoruz!

    Ağustos’ta çıkan 1. baskımız tükendi tükeniyor, o yüzden Ekim’de 2. baskı geliyor! Kitabevlerinde kapış kapış bitmemizi beklemeden bizi aşağıdaki linklerden de sipariş edebilirsiniz.

    Teşekkür ederiz! Ekim’den itibaren yeni kayıtlarda görüşürüz!

    Aysu, İlker, Alp

    Misak-ı Milli   idefix-logo

    pandora

    dr-store-logo

    Acı Vatan Almanya

    kitapyurdu

    Yeni Dünya Amerikko

    images5S820S4H

    6 August 2015, 4:05 pm
  • Bölüm 35: İnleyen Nağmeler
    bkses2 ”Eskiler alıyorum 
    Alıp yıldız yapıyorum 
    Musiki ruhun gıdasıdır 
    Musikiye bayılıyorum..”                                   Orhan Veli Kanık Bilim Kazanı’nda bu hafta ruhumuzun gıdası musikiyi masaya yatırıyoruz, inleyen nağmelerin ardındaki fiziksel ve biyolojik bilimi tartışıyoruz. Ses nedir? Nasıl oluşur? Nota nedir, peki musiki nasıl oluşur? Tamburun tellerinden çıkan basınçla bir taksim girip gırtlağımızı inceliyor, oradan tatlı tatlı yükselerek kulaklarla cümbüş yapıyoruz. Ardından 200 milyon yıl önceki balık atalarımızdan bugünlere ses duyumuzun nasıl evrimleştiğini konuşuyor, grand finalde de insanlar alemine dönüp, Alp Ozan’dan kopuz aranağmeleri eşliğinde Doğu-Batı müziği arasındaki farkları tartışıyoruz. Kaliteli musiki sohbetleri için 35. bölüm karşınızda. Alkışlarınızla yaşıyoruz! Bizi sizler var ettiniz efendim! Ek olarak: Aşağıdaki resim, kayıt sırasında bilgisayarda sentezlenen 440 Hz La sesinin Alp, Aysu ve İlker’in La sesiyle karşılaştırması. Hepsinde ana frekans aynı, fakat sentetik olmayan seslerdeki (insan ya da enstrüman sesleri) ek frekanslar, her sese özel tınısını veriyor. Sesin fotografi Kazana bas, porsiyonu indir!

                                                                                                                                                                                       bk_logo_blog1

    https://bilimkazani.files.wordpress.com/2015/04/ses-kazani-alpedit-aysueditmp3.mp3
    13 April 2015, 9:41 pm
  • Bölüm 34: Yapay Zeka
     bk342 Harvard Üniversitesi’nde Felsefe ve Psikoloji Bölümleri’nde Zihin-Beyin-Davranış Programı’nda akademik çalışmalarını yürüten Dr. Güven Güzeldere, Bilim Kazanı’nın 34. bölümünde hem Benedict Cumberbatch’e yapay zeka araştırmalarının manevi babası Alan Turing’in hayatını çarpıttığı için ayar vermeye, hem de bizim biyolojik aklımızı uçurup yerine yapay akıl monte etmeye geliyor. (Çok uğraşmasına gerek kalmayacak.) Yapay Zeka nedir? İnsan yapımı bir makinenin akıllı ve bilinçli olması ne demektir? Düşünce en nihayetinde sadece bir hesaplama biçimi midir? İnsan gibi akıllı makineler bir gün dünyayı ele geçirecek mi? Japon işi robot gelin Fatma Girik ile evlilik caiz mi? Sahiden de konuştuğunuz kişinin insan mı makine mi olduğuna karar veremediğiniz günler çok yakında olabilir mi? (Alp’ten kıllanmaya başladık bile.) Bilgisayarlar dünya satranç şampiyonuna şahmat çekiyor, başına buyruk yaratıcı algoritmalar Beethoven ve Rachmaninoff’la aşık atabiliyor, arabalar karmaşık trafikte kendi kendini sürebiliyor, hatta Siri size trip atabiliyor… Yapay zeka alanındaki bu muazzam gelişmelerin çoğunu, 2. Dünya Savaşı’nda Nazilerin şifreleme sistemi Enigma’yı da kıran ünlü kriptolog ve matematikçi Alan Turing’in 60 sene önceki vizyonuna borçluyuz. Eşcinsel olduğu için gördüğü baskılar yüzünden kısa kesilen akademik hayatında insan düşüncesini insan düşüncesi yapan özü sorgulayan, ve düşünmenin insana özgü olmayabileceğini, kompleks hesaplama algoritmalarıyla taklit edilebileceğini ilk defa kuramlayan Turing’in yaşamından bir kesiti anlatan The Imitation Game (Yapay Oyun) filmi bugün vizyona giriyor ve biz de bu doğal zekayı ve yapay zeka alanına kattıklarını afiyetle anıyoruz. Bilim Kazanı olarak akıllı makinelerle birleşeceğimiz yakın geleceğe selam vermeye ve kulaklarınızın pasını yalamaya geliyoruz. Alan Turing, hakkımız sana helal olsun! Bu arada, Prof. Güven Güzeldere’nin telif hakları sadece bizde değil! Kendisinin Açık Radyo’da bizzat hazırlayıp sunduğu bilim ve felsefe sohbetleri için www.acikbilinc.com ‘a bakabilirsiniz! Kazana bas, porsiyonu indir!

                                                                                              bk_logo_blog1

    https://bilimkazani.files.wordpress.com/2015/02/guvenguzelderefix.mp3
    20 February 2015, 5:28 am
  • Bölüm 33: Aşılar

    uc
    Yeni bölümümüzde çocuklarını aşılatmayan ebeveynlerin sıklıkla kullandığı argümanları kaz tüyüyle gıdıklıyoruz. Bilim Kazanı, Yalansavar‘dan Tıp Doktoru Işıl Arıcan’ı konuk aldığı 33. bölümünde aşı dosyasını ülkeler ve şirketlerüstü bagımsız kaynaklardan faydalanarak masaya yatırıyor, aşı karşıtlarının fikirlerini bir nebze gözden geçirmeleri için duygu tacirlerinin asılsız iddialarını ters yüz ediyor. Bundan neredeyse 20 sene önce, Andrew Wakefield isimli bir doktorun Lancet dergisinde bastığı bir akademik çalışma, karma aşının otizme sebep olduğunu iddia etti. Bu çalışmanın diğer bağımsız çalışmalarla tekrarlanamaması, incelenen grubun sadece 12 çocuktan ibaret olması, bulguların bir kısmının uydurulmuş olması ve diğer etik problemler sebebiyle dergi makaleyi geri çekti. Andrew Wakefield’in doktorluk lisansı elinden alındı (kendisi aynı zamanda yeni bir karma aşı patentine başvurmuştu, ve anlaşılan bu makalesi aslında kendi aşısını geçerli kılmak için tasarlanmıştı).Bilim dünyası Andrew Wakefield’in iddialarını çürütmüş olsa da, başlatılan korku kampanyaları ve kıyamet tamtamları, belki de halk sağlığı konusunda günümüze kadar yapılmış en etkili hamle olan çocuk aşılarını karalamakta gecikmedi. Bugün, bu korku kampanyalarının ulaştığı birbirinden bağımsız ve eşit derecede endişeli ebeveyn grupları, çocuklarını aşılatmayı reddediyor. Kökünü kazıdığımızı düşündüğümüz çocuk felci, kızamık ve boğmaca gibi hastalıklar, geri dönüşe geçiyor. Anti-aşı modasından en çok zarar görenlerse, farklı sebeplerden dolayı aşılanamayan, veya bağışıklık sistemi güçlü olmadığı için aşıdan faydalanamayan çocuklar. Aşılar gerçekten otizm yaratıyor mu? Çocuğunuzu aşılatmamak sadece sizi etkileyen bir seçim mi? Aşıların içinde vücudunuz için zararlı kimyasallar var mı? Bütün bu soruların cevabının HAYIR olduğunu henüz duymadıysanız bir de bizden dinleyin. Bilim Kazanı, aşı karşıtlarının ensesinde boza pişirmek için kaynıyor! Türkiye’nin en sevilen jönü İlker ve süperstar Aysu’dan aşı şarkısını, Türkiye’nin en sevilen doktoru Işıl Arıcan’dan da aşı dosyasını dinlemek için tıklayın! Kazana bas, porsiyonu indir!                                                                                                                                     bk_logo_blog1 https://bilimkazani.files.wordpress.com/2015/02/bolum33asilarfix.mp3
    5 February 2015, 4:36 am
  • Bölüm 32: Bilim Gibi Bilim 2014

    Picture2

    Muhterem Kepçeler, Muhteşem Kepçelerimiz,

    Türkçe orjinal içerikli popüler bilim cepyayıncılığı maceramızda 2014 yılını geride bırakırken, Bilim Kazanı olarak Science dergisinin bu senenin en çığır açıcı 10 bilimsel buluş listesini inceledik ve sadece 2014’e değil önümüzdeki yıllara da damgasını vuracağı aşikar 3 heyecan verici çığırı sizin için lime lime pişirdik:

    BİR! Rosetta Misyonu: Gönüllerin şampiyonu Rosetta uydusu 2004 senesinde acı vatan Dünya’dan yola çıktı ve 10 yıllık astral bir langırt sonrasında 67P/Çuryumov-Gerasimenko kuyruklu yıldızına kondu. Evrendeki yeni sınır sancağımıza ufak bir de analiz laboratuvarı götüren Rosetta acaba nereden geldiğimiz sorusuna ışık tutabilecek mi? Yoksa aramızda yıldız tozundan gelen sadece fizikçi Alp mi?

    İKİ! Lokman Hekim Proteini: Yaşlı fareleri gençleştiren taze kanlı genç fareler artık özgür! Yaşlanmış organların gençleşmesini sağlayan ve kan dolaşımında bulunan protein GDF11’in keşfinin detaylarını kim anlatacak? Ve her yeni yayında o bölüm anlattığımız buluşun sahibi laboratuvara sızıp bize içeriden bilgi akışını sağlayan köstebek Aysu’nun mumu daha ne kadar yanacak?

    ÜÇ! Sentetik Yaşamın Bebek Adımları:  Biliminsanları bu sene tüm canlıların evrensel dili DNA’nin 4 sesten oluşan alfabesine, yani bildiğimiz TÜM yaşamın ezelden beri öyle evrilegelmiş 4 doğal üyesine 2 yeni sentetik harf eklenebilecegini gösterdi. Doğal biyolojik yaşam ve Sentetik biyolojik yaşam ayrımına hoşgeldiniz. Bu yeni harfler daha önce doğada var olmayan yeni biyolojik kelimeler yapmamıza izin verecek mi? Bu buluş bugüne kadar sadece okuyup taklit edebildiğimiz genetik koda belki de bir alternatif geliştirmemize imkan verecek mi? Peki, en önemlisi, İlker artık iş bulabilecek mi?

    Bilim Kazanı. Popüler Bilimin Esnaf Lokantası. 2015 yılında da bizi dinlemeye devam edin.

    Kazana bas, porsiyonu indir!

    bk_logo_blog1

    https://bilimkazani.files.wordpress.com/2014/12/2014ozetmp3aysulastedit.mp3
    30 December 2014, 6:00 am
  • Bölüm 31: Penisin Evrimi

    Picture1

    BU DEFA ÖYLE BİR BÖLÜM YAPTILAR Kİ….(Tıklayın)

    Bu bölüm omurgalılarda penisin kökenlerini inceliyoruz. Geçtiğimiz haftalarda Nature dergisinde yayınlanan ve dünya popüler bilim basınında zelzele yaratan makaleyi Aysu’nun bizzat araştırmanın yapıldığı laboratuvarda çalışması sayesinde en ince detaylarına, bilinmeyen yönlerine ve hocaların skandal emaillerine kadar inceledik! Penis ve genital organlar embriyonik süreçte nasıl oluşur? Penis ve anüsün evrimsel süreçte ortak yolculuğunun detayları neler? Yılanlar neden çift penisli? Tavuklarda cinsellik neden tabu? Peki ya insanların da hayata çift penisli başladığını biliyor muydunuz?

    İçinizdeki yılanı keşfedin. Çekirdeği, fındığı fıstığı hazır edin! Bilim Kazanı eskisi gibi uncut, terbiyesiz ve filhakika cüretkar.

    Kazana bas, porsiyonu indir!

    bk_logo_blog1

     

    https://bilimkazani.files.wordpress.com/2014/11/penisedit2.mp3
    24 November 2014, 5:50 am
  • More Episodes? Get the App
© MoonFM 2024. All rights reserved.